29 Haziran 2018 Cuma

‘VASİYETNAME’ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER


Vasiyetname, kişinin mevcut mal varlıkları üzerinde hayattayken yapmış olduğu ancak ölümünden sonra sonuç doğuracak şekilde tasarruf imkanı sağlayan ve miras bırakanın ölümüne kadar bir çok defa değiştirebileceği ve ölümü tarihine en yakın olanın geçerli olacağı, Türk Medeni Kanunu 531 maddesi ve devamında açıklandığı üzere şekle bağlı miras bırakanın kendi el yazısı ile veya resmi memur ( Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli) tarafından düzenlenebileceği gibi harp ve  olağanüstü hallerde deprem, sel, ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi gibi yazılı yapılamayan hallerde sözlü olarak düzenlenebilen ve Türk Medeni kanununda düzenlenmiş hukuki işlemdir. Bu genel tanımdan sonra vasiyetnamenin usuli açıdan geçerli olabilmesi için Türk Hukuk Sistemi kişinin bu tasarrufunu belirli usullere ve sınırlara tabii kılmıştır.
Genel olarak bir vasiyetname olmaksızın durumu örneklersek; Mirasçılar, miras bırakının ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanırlar (Türk Medeni Kanunu 599) Dolayısıyla ölen kişi vasiyetname yapmaz ise malvarlıkları olduğu gibi Türk Medeni Kanununda belirtilen oranlarda eşi ve çocuklarına geçer, çocukları yoksa eşi ve anne, babasına geçer, eşi de yoksa anne ve babasına geçer, anne ve babası yoksa kardeşleri ve kardeşlerinden olan çocuklarına geçer. Onlar da yoksa büyük anne ve babasına onlar yoksa onların çocuklarına geçecektir. Uzun tanımlamanın yanında evlilik dışı doğup da tanıma veya hakim hükmüyle soy bağı kurulmuş olan çocuklar da baba yönünden evlilik içi doğmuş olanlar gibi mirastan pay alırlar. (Türk Medeni Kanunu 495, 496, 497, 498)
Miras bırakan, mal varlığının  ancak yasal mirasçılarının saklı paylarına müdahale etmeyen kısmı için tasarrufta bulunabilir. Aksi halde  kanun, miras bırakan tüm varlığını başka şahıslara veya varislerinden birine vasiyet etse bile saklı pay sahibi olan ve saklı payının ihlal edildiğini düşünen kanuni varislerinden her biri  (Türk Medeni Kanunu 549, 560 vd.) hükümlerine göre kanuni mirasçının saklı payının ihlal edildiğini öğrendiği tarihten itibaren başlayarak bir yıl ve her halde 10 yıl içinde tenkis davası açma hakkını kullanmalıdır. Ancak hukukumuzda kimse hak sahibi olduğu davayı açmaya zorlanamaz, kanuni mirasçı isterse kendi inisiyatifi ile bu davayı açabilir. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu 24.mad)
Saklı paya ilişkin düzenleme ise Türk Medeni Kanunu 506. Madde ’sinde, belirtildiği şekilde saklı pay oranları; çocukların saklı payının yasal miras payının yarısı, eş için altsoy veya miras bırakanın ana babası olması halinde, yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçü, miras bırakanın  anne ve babası için yasal miras payının dörtte biri saklı paydır.
Bu saklı paylar haricinde, Türk Hukuk sistemine uygun geçerli bir vasiyetnameden bahsedebilmek için bir takım usul ve şekil şartlara uyulması gerekmektedir. Şöyle ki;  İlk olarak miras bırakanın vasiyetname yapabilmesi için ayırt etme gücüne sahip olması ve 15 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Ayırt etme gücüne sahip olması; kişinin eylemlerinin sonuçlarını kavrayabilmesi ve buna uygun davranabilmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca irade yokluğundan söz etmek gerekir zira miras bırakanın iradesini yansıtmayan, anlatılmak istenenin anlaşılmadığı bir düzenlemenin geçerli olması beklenemez. Bunun yanı sıra, aşağıda bahsedeceğimiz vasiyetnamenin şekil şartlarını taşımaması, içeriğinin gerçekleşmesinin imkânsız olması, ahlaka ve kanuna aykırılık taşıması ve son olarak da, sonradan düzenlenen bir vasiyetname ile önceki vasiyetnamenin çelişmesi halinde önceki vasiyetnamenin sonuçlarını doğuramayacak olması, önceki vasiyetnameyi geçersiz kılacak hallerdir. Bunlar; iptal davasının konusunu oluşturur. İptal davasının zamanaşımı hukuksuzluğun ahlaka aykırı veya usulsüz bir vasiyetnamenin öğrenildiği tarihten itibaren bir ve davacının iyi niyetli olması hali için ön görülmüş olan on senelik zaman aşımına tabidir. Sürenin başlangıcı vasiyetnamenin açıldığı andır.   
Diğer yandan vasiyetname şarta da bağlanabilmektedir; bu şart ölüme bağlı tasarrufu bozucu ya da geciktirici olabilmektedir. Örneğin; bir şahsa otomobil bağışlanıyor ancak bu durum otomobilin bağışlanacağı kişinin  dört senede hukuk fakültesini bitirmesi şartı konuluyor ise bu geciktirici sonuç doğuran şarta bağlanmış vasiyetname olacaktır.  Bu şartın gerçekleşmesi beklenmektedir Yahut şart bozucu bir şarta bağlanabilir. Örneğin otomobil bağışlanıyor dört senede hukuk fakültesi bitmez ise bağışın geçersiz olması buna örnektir.  
Elbette ki bir diğer unsur vasiyetnamenin tümü için hukuka ve ahlaka aykırı olmaması şartı aranmasıdır. “Hukuka ve ahlaka aykırı koşullar ve yüklemeler, ilişkin  bulundukları tasarrufu geçersiz kılar.” (Türk Borçlar Kanunu 27.mad)
         Vasiyetname çeşitleri Türk Medeni Kanunu 532. maddesinde ve devamında resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç şekilde yapılabilmekte olduğunu görüyoruz. Şöyle ki;
a)   Resmi vasiyetname Türk Medeni Kanunu 532. maddesi temel alınarak geçerlilik şartları bakımından incelendiğinde; iki tanığın katılması ile gerçekleştirilir ve düzenleyecek kişi, sulh hakimi, noter yahut kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevlidir. Vasiyetnamenin Türkçe olması diğer bir şart olup, şayet miras bırakan Türkçe bilmiyorsa, diyecekleri tercüman aracılığıyla alınmalı ve yazıldıktan sonra vasiyetnamenin içeriği yine tercüman aracılığı ile anlatılmalıdır. Resmi vasiyetnamede bir diğer durum ise miras bırakanın vasiyetnameyi bizzat okuyamaması ve imzalayamamasıdır. Bu durumda; memuru vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine miras bırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından miras bırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğinin beyan ettiğini, vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Tanıkların nelere tanıklık ettiklerini belirtmeli özellikle önemlidir.
b) Bir diğer vasiyetname çeşidi ise “El yazılı vasiyetname” olup yine Türk Medeni Kanunu 538. madde’sinde düzenlenmiştir, vasiyetname düzenleyen kişiye gizlilik hakkını geniş anlamda sağlayan ve bu yüzden tercih sebebi olan el yazılı vasiyetname, miras bırakanın kendi el yazısıyla yazdığı vasiyetnamedir. El yazılı vasiyetnamenin başından sonuna kadar kişinin kendi el yazısıyla yazılmış olması ve yıl, ay ve gün olarak tarihinde yine kişinin el yazısıyla yazılmış olması ve miras bırakanın el yazısı ile imzasının bulunması gerekmektedir. Bu şartları sağlayamayan bir el yazılı vasiyetnamenin geçerliliğinden söz edilemez.
c) Son olarak Türk Medeni Kanunu 539. madde’sinde hükme bağlanan “Sözlü Vasiyetname” çeşidine ise pek nadir rastlanılır. Bunun nedeni, bu vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için ilk olarak miras bırakanın yakın ölüm tehlikesi, ulaşım kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü bir durum içinde bulunuyor olması gerekliliğidir. Kişi şayet böyle bir durumun içindeyse ve resmi vasiyetname ve el yazılı vasiyetname yapamıyorsa ancak sözlü vasiyetname yoluna başvurabilecektir. Bu durumda miras bırakan son arzularını yanındaki iki tanığa anlatır bunun üzerine tanıklardan biri kendisine aktarılan son arzuları yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar ve diğer tanık ile birlikte imzalarlar. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit kaybetmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve miras bırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını kendilerine aktardığını hakime beyan ederler. Tanıkların miras bırakanın ifadelerini yazılı hale getirememeleri durumunda; tanıkların anlatılanları bir kağıda aktarmadan evvel doğrudan vakit kaybetmeksizin  mahkemeye başvurup yine aynı hususları belirterek miras bırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilmeleridir. Unutulmamalıdır ki sözlü vasiyetname yapıldıktan sonra; şayet miras bırakan için sonradan diğer vasiyetname türlerinden herhangi birini yapma olanağı doğarsa  bu tarihin üzerinden bir ay geçmesiyle sözlü vasiyetname geçersiz olacaktır.
Kişinin hayatı boyunca çalışarak, emek harcayarak oluşturduğu mal varlığını istediği şekilde kendi yaşamından sonrası için tasarrufta bulunabilmesi pek tabi hakkıdır. Ancak, vasiyetname türleri ve geçerlilik usullerinin bilinmemesi bunlarda eksik düzenlemeler yapılması sıklıkla hak kayıplarına  sebep olmakta ve dolayısıyla miras bırakanın malları üzerinde iradi olarak hareket edememesi, düzenlenmiş vasiyetnamelerin geçersiz sayılması sonucunu doğurmaktadır. Ancak şunu da belirtmeden geçmeyelim, Şekil şartlarına uygun olmayan bir vasiyetname varsa ve miras bırakanın ölümünden sonra hakim tarafından varislere duyurulup okunduktan sonra (vasiyetnamenin açılması) kanuni varisler bir yıl içinde bu vasiyetnamenin iptalini dava etmezlerse vasiyetname geçerlik kazanır. Artık bu vasiyetnamenin geçersizliğinden bahis edilemez.
Yukarıda da değinmeye çalıştığımız üzere vasiyetname oluşturacak kişinin yani miras bırakanın kanunda belirtilen akrabalarına saklı paylarına engel olamayacak şekilde miras bırakabilmektedir. Elbette ki noterde yahut kanunda gösterilen memurlar tarafından düzenlenmiş resmi şekil diğer sözlü ve el yazılı vasiyetnameye göre daha güvenli bir ve kesin bir yoldur. El yazılı hazırlanmış vasiyetname kısa vadede miras bırakanın tek başına düzenlediği için gizliliği fazla ancak uzun vadede değerlendirildiğinde bekleme süresi veya vasiyetnamenin saklandığı yerden gün yüzüne çıkmaması veya bulunamaması durumu söz konusu olabilecektir. Böyle bir durumda yapılması gereken el yazısı ile miras bırakan tarafından hazırlanmış olan vasiyetnamenin, notere tevdii edilmesi ve noterce de bu vasiyetnamenin bir örneği nüfus müdürlüğüne bildirilmekte, kişinin ölümü halinde de nüfus müdürlüğü vasiyetnameyi miras bırakanın ölüm yerindeki savcılığa bildirmekte ve Savcılıkça da vasiyetname Sulh Hakimine tevdii edilip Sulh Hakimince vasiyetname miras bırakanın kanuni varislerine duyurulmakta (vasiyetname açılmaktadır.) Şayet vasiyetnameyi düzenleyen yabancı uyruklu ise noter bu vasiyetnameyi Noterler Birliğine göndermekte, Noterler Birliği Dış işleri Bakanlığı kanalı ile bağlı bulunduğu devlet kayıtlarına iletmektedir. Noterin kendisinin düzenlediği vasiyetnameler de aynı yoldan kayıtlara intikal ettirilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder